Deniz Selam, ben Deniz Acar. 1986 yılında, ANKA-Ra’da evin en küçük kızı olarak dünyaya gelmeyi seçmişim. Pembe nüfus cüzdanlarının olduğu zamanlarda içini oldukça mavi hisseden bir çocuk. “Gözlerim mavi değil, adımı neden Deniz koymuşlar ki?” diye erken yaşta başlayan sorgulamalar. Yeme bozuklukları, kendini evin erkek çocuğu zannetmeler, takıntılı seçimler, riskli oyunlar, gözü kara hedefler, coşkulu arkadaşlıklar, korkusuz sevecenlikler beni ben olarak tanımlamada oldukça oyalayıcı oldular.
Rüyalarımın ışığından kaçmama sebep olan o ebeveyn cümlesi “yemeğini yemezsen kötü rüya görürsün!” insan zihninin nasıl kurgulanabilen bir şey olduğunu küçük yaşta öğretti bana. Geceleri çok ağlak zamanlarım oldu tabii ki de ancak bunun en güzel meyvesi; artık rüyalarımı kontrol edebiliyordum 🙂
Bana empoze edilen bu düşünceyi de hackleyebilmiştim.
Kendimi tanımadan 26 yaşına kadar gelebilmiştim. O zamana kadar okuduğum ezoterik bilgi kitapları yerini kişisel gelişim kitaplarına bıraktı. Kendimi keşfetme yolculuğum ise kırılmama izin verdiğimde başladı. Ne kadar hassas, ne kadar su doluymuş içim. Çeyrek asırdır bilmemişim gerçek özümü 🙂 ne büyük zaman değil mi?
Nereden geliyordu içimdeki öfkenin kaynağı? Kime? Neye? Ne kadardır öfkeliydim? Cevabı beşerde aramaktansa, hastalıkların ruhsal sebeplerini araştırmaya koyuldum. Bilirim ki kök nedeni bulmadan iyileşemez hiçbir hasta. Çünkü hastalık yoktur, hasta vardır sadece. Hayatınla uyumlu yolda yürümediğinde hasta olursun sadece. Evrenin sen anla ve yoluna gir diye bir mesajıdır sana. O yüzdendir ki Anadolu’da biri hastalandığında “şifayı kaptı” demeleri. Evet acı çekiyordum ama bunun şifa olduğunu biliyordum. An be an özümün etrafındaki kabuklar kırılıyordu ÖZ-GÜRlüğüm için.
Üç üniversiteden aldığım akademik kariyerimin ve onlarca kurumsal eğitimin özgürlüğe giden yol olduğunu düşünüyordum. Ta ki bir gün Deniz ne istiyor? Nelerde başarılı? Nelerden keyif alır? Ne yaparsa kendini iyi hisseder? Olmazsa olmazları nelerdir? Diye sorana kadar.
Verdiğim cevapların neticesinde tam da istediğim koşullarda bir ortam yaratmış olduğumu gördüm. Bir şey unutmuştum para 🙂 Bir sonraki yaratımımda onu da ekledim. Farkettim ki ne istersem oluyor. Kendi yarattığım sevgiliyi de buldum. Kelimesi kelimesine aynıydı.
Ve benim için ruhsal şehir İstanbul’a taşındım. Hayatımı kendi ilkelerime, değerlerime göre yaratma yolculuğumda human design, numeroloji ve astrolojiden faydalandım. Kendimi keşfetmek için çıktığım bu yoldaki rehberlerim sayesinde yoldan sapmadan üzerine ekleyerek ilmek ilmek çalıştım ve öğrendiğim sistemleri karşılaştırdım. Bir yandan kurumsal hayat tecrübelerim beşerdeki hayallerimi bana ulaştırırken, bir yandan da ruhsal alanda derinleşiyordum. Ve tık diye o AN geldi. Kuzey Ay Düğümüm tetiklendi.🙂
Artık sizlerle buluşmanın zamanı gelmişti.
Kurumsal hayata veda etmem sanıldığı gibi sancılı olmadı çünkü yıllardır bu an için hazırlanıyordum.
Bugün Bütünsel Yaşam Kolaylaştırıcı Rehber olarak, danışanlarımın kendilerini tanıma yolculuklarında onlara eşlik ediyorum ve onların içsel dönüşümlerine ışık tutmak en büyük mutluluğum.
Bu dünyada bize verilen zamanın içerisinde, üzerimize aldığımız yaşama sorumluluğunu gerçekleştirirken ne kadar gerçeğiz? Potansiyelimizin ne kadarını açığa çıkarabildik? Hayatın ritmiyle ne kadar uyumluyuz?
Bu soruların cevaplarını birlikte bulmaya var mısın?
Aldığım Eğitimler ve Sertifikalar: